Ausländerrecht auf Türkisch

Avrupa Adalet Divan Mahkemesi (ABAD- Europäischer Gerichtshof ) 18.07.2007 tarihinde Esas no 325/05 olan Almanyaya karşı açılan davada Türkleri sevindirecek kararını verdi.

Dava konusu

Davacı İsmail Derin 1973 doğumlu ve 1982 yılında işci ailesi olarak aile birleşmesi vizesiyle Almanyaya giriş yapan türk vatandaşı. 1990 yılında süresiz oturum hakkına sahip olmuş.

Realschule’yi bitirdikten sonra çeşitli yerlerde bir yıldan az süren bir işci olarak hizmet vermiş. 21 yaşını doldurduktan sonra ailesinin evinden ayrılmış 1992 ve 1996 sırası serbest işadamı olarak çalışmış.
Ceşitli suçlardan dolayı 1994 senesinde beri para cezasına ve 2002 senesinde 2 ½ senelik hapis cezasıyla yargılanmış.

2003 senesinde yabancılar dairesi süresiz yurtdışı kararını vermiş (Ausweisung). Daire Almanyada uzun süre yaşamasına rağmen uyum sağlıyamadığını ve gelecektete suç işleyeceğini açıklamış.

İsmail Derin kendisinin Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Türkiye arasındaki 1/80 Ortaklık Konseyinin Kararnamesinin (OKK) 7 maddesinden yararlana bileceğini idda ederek davanın ABAD’a sevk edilmesini Darmstadt idari mahkemesinde başarmış.

ABADın daha önce Kadıman, Ergat, Ayaz, Çetinkaya, Aydınlı ve Torun kararlarını emsal dava olarak göstermiş.

OKK 7.nci maddesi neyi içeriyor ?

7. Madde OKK

Bir üye ülke işgücü piyasasına girmiş bir Türk işçisinin aile birleştirmesi yoluyla yanına gelen aile fertleri

  • O üye ülkede en az 3 yıllık ikametten sonra, AB üyesi ülke vatandaşlarının öncelik hakkı saklı kalmak kaydıyla her türlü işe başvurma hakkına; en az 5 yıllık ikametten sonra da diledikleri her türlü işe serbestçe girme hakkına sahiptirler.
  • Bir Türk işçisinin üye ülkede mesleki eğitim gören çocukları, eğitimlerini tamamlamaları halinde, anne veya babadan birinin en az 3 yıl yasal olarak çalışmış olması kaydıyla, ülkedeki ikamet süresi dikkate alınmaksızın işgücü piyasasına girme ve her türlü açık işe talip olma hakkına sahiptirler.

Aylardır perde arkası tartışılan kanun tasarısı 15.Temuzda yürürlüğe geçecek.
Federal Parlemontadan geçen tasarı Eyaletler Parlemontosunun  (Bundesrat) 06.07.2007 tarihindeki toplantısında onayını bekliyor; arkasından Cumhurbaşkını imzasını ve Resmi Gazetedeki ilanı kaldı.

Kanun Göçmenler ve özelikle Türkiyeliler açısından bir dışlama ve kısıtlama olarak değerlendirilmesi gerek.
 
Bir yıl önce ‚uyum zirvesi, yoksa uyutma zirvesi mi?’ diye bir makalede zirveye katılan kurumları bu konuya çok duyarlı olmalarını çağırdım.
O günkü makale burada okuya bilinir.

https://www.migrationsrecht.net/auslaenderrecht-auf-tuerkisch/556-uyum-zirvesi-yoksa-uyutma-zirvesi-mi-avukat-uenal-zeran-hamburg.html

 

Kısaca kanunun ne zorluklar getirdiğini özetlemek istiyorum.

İçişler Bakanları Konferansında 17.11.2006 tarihinde uzun süredir Almanyada yaşayan ve yurtdışı edilemiyen kişiler için kalma hakkı (Bleiberecht) getirildi.

Bu karar Almanyanın her eyaletinde uygulanacak. Kararın genel çerçevesi aşağıda açıklanıyor. Uygulamasıyla ilgili genelgeler veya direktifler eyaletlerde hazırlanmaktadır.
Bulunduğunuz eyaletin özel ve ayrıntılı uygulamasını dikkate almanız gerekir.

Maalesef karar uzun süredir yasadışı (illegal) kalan kişileri kapsamıyor.

Anayasa Mahkemesi “çifte vatandaş” magdurlarının umutlarına son verdi.

Bilindiği gibi 2005 senesinde çok geniş şekilde çifte vatandaşlık sorunu gündemi belirledi. Konuyla ilgili ağustos 2005 de bu sitede bir yazım yayınlandı.

(https://www.migrationsrecht.net/auslaenderrecht-auf-tuerkisch/siyasi-arenada-neler-oldu-krv-eyalet-secimleri.html)

O yazıda, dava yoluyla tartışılan çok sorunlara cevap gelecektir denilmişti.
Artık verilen kararlar özetlene bilinir.

Olumlu olan tek karar reşit olmadan anne ve babayla türk vatandaşlığını kazanan gençleri içeriyor. Türk Vatandaşlık Kanununun 16. ncı maddesine dayanan bu karara göre, babanın baş vurduğu takdirde reşit olmayan çocuk otomatikmen türk vatandaşlık hakkını kazanıyor. Annenin baş vurduğu takdirde tek taraflı velayete bağlı olması dikkate alınıyor. Bu k arara göre gençler resmi çifte vatandaş statüsündeler.

Anayasa mahkemesi sadece türk vatandaşlarının bilgi vermelerini ayrımcılık olarak görmemiştir (BverfG 10.03.2006 – 2 BvR 434/06) .

Bu konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılan dava henüz sonuçlanmamıştır.

Başka bir Anayasa Mahkeme kararı vatandaşlığın otomatikmen kaybetmenin zorunlu bir geri alma anlamına gelmediğini içeriyor.

Seite 3 von 5